Dünyanın Sonu Kitabı

Çalışır bir vaziyetten olan trende uyandığınızı düşünün. Tren git gide hızlı bir şekilde hızını arttırıyor ve durdurulacağı hiç sanılmıyor. Trenden inmek ise asla mümkün değildir kafanızı camdan çıkarıp dışarıya baktığınızda bile rayları yoğun sis yüzünden görünmüyor. Trende olan yetkililere soru soruyorsunuz fakat verdikleri cevap sadece niye oluyor ne sorulursa sorulsun niye diye cevap veriliyor. İşte böyle bir durumda olduğunuzu düşünün ne yapardınız nereye gideceğinizi dahi bilmiyorsunuz. Aslından bu trende olanlar hayatımıza ve yaşadıklarımıza çok benzemektedir. İlk doğduğumuz andan itibaren hayatın ve zamanın akışına kendini kaptırıyoruz.
Zamanı ve olacakları durduramıyoruz hiçbir şeyin ardı arkası kesilmiyor öncesinde ne olacağını nasıl olacağını asla kavrayamıyoruz. Tek bildiğimiz şey ise bu seyahatin sonunda ölümle buluşacak olmamızdır. Fakat öldükten sonrası da karanlık bir uçurum gibi nereye gideceğimizi neyle karşılaşacağımızı neler olacağını hiçbir şeyi bilmiyoruz.

İnsanlar da işte böyle sonunu düşünmeden yaşıyor nereye gideceğimizi neyle karşılaşacağımızı bilmeden sorgulamadan yaşamlarına devam ediyorlar bu durum bizi ve bizleri yani duyarlı kişileri çileden çıkartmıyor değil.
Trenin başına doğru gittiğimizde trenin makinisti ile görüşerek bütün her şeyi nereye gittiğimizi ne yaptığımızı her şeyi a’dan z’ye kadar öğrenebileceğimizi düşünüyoruz. Fakat trenin makinistine ulaşmak imkansız çünkü ona doğru giden yolların hepsinde bir uçurum hepsinde kapalı bir yol bulunmaktadır.